Arabulucuk Nedir? Nasıl Arabulucu Olunur? Arabulucu Özellikleri Nelerdir?

Arabuluculuk nedir sorusuna verilen kesin bir tanım bulunmamaktadır. Genel tanımıyla arabuluculuk, tarafsız bir kişinin taraflara müzakere edilmiş bir anlaşmaya varmaları konusunda yardım sağladığı, bağlayıcılığı olmayan, gönüllü ve özel bir uyuşmazlık çözümü sürecidir.

Arabuluculuğun Özellikleri

  1. Arabuluculukta tüm tarafların katılımı şarttır, aksi halde arabuluculuk gerçekleşemez. Tarafların istedikleri zaman arabuluculuk sürecini sona erdirme hakkı vardır. Taraflardan biri süreci terk ettiği takdir de arabuluculuk sona erer.
  2. Arabuluculuk gerçek anlamda gönüllülüğe dayalıdır. Anlaşma sadece ilgili tarafların yetkisi dahilinde sağlanabilir. Arabulucunun bağlayıcı bir karar verme konusunda yetkisi yoktur. Ancak bir anlaşmaya varılması durumunda kabul edilen koşullar uygulanabilir bir sözleşmenin bir bölümünü teşkil eder. Arabuluculuk sadece anlaşma konusunda katalizör görevinin görüldüğü bir süreçtir.
  3. Arabuluculuk hem “tüm haklar saklı kalma kaydı”na hem de gizliliğe tabidir. (Fakat bunun böyle olması bir gereklilik değildir.) Taraflar, arabuluculuk sürecinde diledikleri gibi bilgi açıklayabilir, görüşlerini ifade edebilir, önerilerde bulunabilir ya da ödün sunabilir.
  4. Taraflar gelecekte mahkeme giderleri belirlenirken arabuluculuk sürecinde verdikleri kararların aleyhlerinde kullanılması riski olmaksızın arabuluculukta sunulan teklifleri reddetme veya tamamen çekilme konusunda
    serbesttirler.
  5. Arabulucu gerçekten tarafsız bir kişi olmalı ve taraflardan hiçbiriyle ilişkili ve sonuçla bağlantılı herhangi bir menfaat sahibi olmamalıdır. Arabuluculuk tüm tarafların arabulucuya güvenmesi ve yetki vermesini gerektirir. Taraflardan birinin bu yetkiyi geri çekmesi durumunda arabuluculuk sona erer.
  6. Arabulucunun rolü taraflara birbirleriyle olan müzakerelerinde destek sağlamak ve uyuşmazlık konusunda karşılıklı anlaşmaya dayanan bir çözüme ulaşmaya çalışmaları konusunda yardımcı olmaktır.
Arabulucu-Kimdir
Arabulucu-Kimdir

10 bin dava arabulucuya gitti
2013 Kasım ayından bugüne kadar 10 bin 71 dosya mahkeme yerine önce arabulucuya gitti. Arabulucuya giden hukuk uyuşmazlıklarının yüzde 87’sini, işçi-işveren uyuşmazlığı oluşturdu.

17 Nisan tarihinde Hürriyet gazetesinde yer alan Oya Armutçu’nun haberinde Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, 2017 yılının 3 aylık döneminde görülen 5 bin 925 arabuluculuk vakasının yüzde 94’ünün anlaşmayla sonuçlandığını söylüyordu.

Adalet Bakanlığı verilerine göre Arabuluculuk Sicili’ne kayıtlı 5 bin 268 arabulucu bulunuyor. Sicile kayıtlı olmayan arabulucu sayısı ise 6 bin 114. Sınav sonucu bekleyen arabulucu sayısı 2 bin 142. Toplam arabulucu sayısı 11 bin 372. Toplam 88 arabulucu büro ve 42 arabulucu dernek var.

Şimdi İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı’nın yasalaşmasıyla birlikte işçi-işveren uyuşmazlıklarında mahkemeye gitmeden önce arabulucuya gitmek zorunlu olacak. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın rakamlarına göre uygulamanın yaygınlaşması ile birlikte 15 bin arabulucuya ihtiyaç duyulacak. 15 bin arabulucunun açacağı ofislerde görev alacak ofis müdürleri, sekretarya, güvenlik ve genel hizmetler gibi kadrolarda yaklaşık 45 bin kişiye yeni istihdam sağlanması hedefleniyor.

KİMLER ARA BULUCU OLABİLİR?
– Türk vatandaşı olmak,
– Hukuk fakültesi mezunu ve mesleğinde en az 5 yıl tecrübeli olmak,
– Tam ehliyetli olmak ve kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak,
– Arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Adalet Bakanlığı tarafından yapılan yazılı ve sözlü sınavları geçmek gerekiyor.

Nereden eğitim alabilirler?
Arabuluculuk eğitimi üniversitelerin hukuk fakülteleri, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Adalet Akademisi tarafından veriliyor. Bu kuruluşlar izin alarak eğitim verebilir. İzin verilen eğitim kuruluşlarının listesi elektronik ortamlarda ve www.adb.adalet.gov.tr adresinden yayımlanıyor.

YENI İŞ KANUNU TASLAĞI
ADALET Bakanlığı’nca hazırlanıp Başbakanlığa gönderilen yeni İş Kanunu Tasarısı Taslağına göre, işçi-işveren uyuşmazlıklarında dava açmadan önce arabulucuya gitmek zorunlu olacak. Arabulucu görüşmeleri üç haftada sonuçlanacak. Bireysel veya toplu iş sözleşmesine bağlı çalışan işçi ve işveren alacağı, tazminatı, işe iade taleplerinde dava açmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olacak. İş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan tazminat durumları dışında arabulucuya başvurmadan doğrudan iş mahkemesine açılan davalar usulden reddedilecek.

Hangi uyuşmazlıklar arabulucuya götürülemez?
Kamu düzeninden sayılan bazı uyuşmazlıklarda arabuluculuk uygulanamaz. Örneğin aile içi şiddet iddiası içeren uyuşmazlıklar, SGK’nın taraf olduğu hizmet tespiti, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti, sendikanın işyeri yetki tespiti, boşanma, velayet, soy bağının tespiti gibi konular arabuluculuk kapsamı dışında kalmaktadır.

İK’CILARA DA ARABULUCULUK EĞİTİMİ
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar şahsen katılabileceği gibi vekilleri aracılığı ile de katılabilecekler. İşverenin tüzel kişilik olduğu durumlarda işvereni temsilen şirket yetkilisi olarak anlaşma yapmaya yetkili İK yöneticisinin işveren yetkilisi sıfatıyla arabuluculuk görüşmelerine katılması söz konusu olabilecek.

Şirket avukatı ile birlikte arabulucu görüşmelerine İK yetkililerinin de bilgilendirme amacı ile katılmasının olası olduğunu söyleyen Av. Hasan Erdem, bu kapsamda iş hukuku açısından arabuluculuk eğitimi de verdikleri İK’cıların da bulunduğunu söylüyor. Istanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nden öğretim görevlisi Nur Özden, “Özellikle kurumsal işyerlerinde insan ilişkilerini önemseyen ve karşısındaki insanı dinlemenin önemini kavramış bir İK ekibinin, birçok davayı önleyebileceği açıktır” diyor.

AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
İş hukuku danışmanı, arabulucu Av. Hasan Erdem, arabuluculuğun yararlarını ve sakıncalarını şöyle özetliyor: “Çözümün hızlı olması, yargılama giderleri ile kıyaslandığında daha ekonomik olması, taraflar arasında gizli kalması, işverenin diğer işçileri açısından emsal oluşturmaması, tarafların uzlaşma kültürü içerisinde sonuca varması nedeniyle işçinin işverenini referans olarak gösterebilmesi, işverenin de uzlaşmacı tavır sergilemesi arabuluculuğun yararlarından. Ancak fesih nedeniyle işçinin ekonomik olarak daha da zayıflaması buna karşılık yargılamanın oldukça uzun sürecek olması nedenleriyle çalışanın normal koşullarda hak kazandığı veya hak kazanacağı alacak ve tazminat tutarlarından oldukça düşük bir tutara uzlaşmak zorunda kalması sakınca olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan, arabulucunun zayıf tarafı yönlendirmek açısından müdahalede bulunamaması en çok avukat tutabilirsiniz şeklinde yönlendirme de bulunacak olması taraflar arasındaki oransızlıklarda sıkıntı yaratacaktır.”

Yargı erki güçsüzleştiriliyor
Bugün arabuluculuğa başvurma konusunda yasal bir zorunluluk bulunmuyor, taraflar isterlerse başvurabiliyorlar. Fakat bu yıl içinde yürürlüğe gireceğini tahmin edilen İş Mahkemeleri Kanunu’nda yapılacak değişiklikleri içeren Kanun Tasarısına göre “bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılacak davalarda, arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olacağı” öngörülüyor. Bu suretle, işçi işveren uyuşmazlıklarında dava yoluna gitmeden önce bir arabulucuya müracaat edilmesi bir ön şart haline getiriliyor. Arabulucu aşamasında anlaşılamaması halinde taraflar mahkeme huzurunda haklarını arayabilecekler. Prof. Dr. Erdem Özdemir, iş yargısında zorunlu arabuluculuk gibi bir çözümü isabetli bulmadığını söylüyor: “Devletin, yurttaşlarının adalet talebini karşılayacak düzeyde yargı erkini örgütleme sorumluluğu bulunduğu görüşündeyim. Yargılamanın hızlandırılması isteniyor ise, yapılması gereken mahkemeleri güçlendirmek, sayısını arttırmak, kaliteyi yükseltmek olmalı. Hızlandırma ve yargı yükünün azaltılması gerekçesiyle yargı erkinin küçültülmesi ve güçsüzleştirilmesi gibi bir sonuç söz konusu olmamalı” diyor.

Yüzde 85’inin çözülmesi anlam ifade etmiyor
İş Mahkemeleri Kanun Tasarısının gerekçesinde de “Arabulucuya giden iş uyuşmazlıklarının yaklaşık yüzde 85’i bir gün veya bir günden daha az süren müzakerelerle sonuçlandırılmıştır” anlatımına yer veriliyor. Fakat Prof. Dr. Erdem Özdemir, bu değerlendirmenin uygulamayı doğru yansıtmadığını düşünüyor: “Zira, şu anki uygulamada işçi ve işveren çoğu zaman uzlaşma niyeti içindeyse arabulucuya gidiyor, hatta arabulucu tarafları uzlaştıran değil, mevcut uzlaşmayı kayıt altına alan bir yapıda faaliyet gösteriyor.”

You May Also Like

More From Author

+ There are no comments

Add yours